“KİMSİN?”,”NESİN”E KARŞI

ruzgarmiraokanblog

ruzgarmiraokanblog

Biyografi okumaya sever misiniz? Ben bayılırım. Kurgu değil, gerçektir bir kere. Biyografiler çok şey anlatır, tarih ve duygular içinde o kişiyle birlikte yolculuk yapma şansıdır aslında. Biyografi bütündür, her şey vardır; acı da tatlı da, denge de dengesizlik de, başarı da başarısızlık da, aşk da ayrılık da, başlangıç da bitiş de… Yani “muhteşem ve mükemmel” değildir kimse. Biyografi insana dairdir, sizden, bendendir.

Geçtiğimiz hafta Alain Delon ve Romy Schnieder, bugün de Elizabeth Taylor ve Richard Burton’ın hayatlarına ve aşklarına şahit oldum biyografilerini okuyarak. Hüzün de vardı, ihtişam da, tutku da,  mutsuzluk da, kendini var etme de, “Self Destruction” yani kendi kendini yok etme de…
ruzgarmiraokanblog
Döneminin ikonlarından, idollerinden bahsediyorum aslında “çok güzel, çok yetenekli, çok başarılı, çok zengin ve çok popüler kadın”dan ve ” çok yakışıklı, çok yetenekli, çok başarılı, çok zengin ve çok popüler erkek”ten. İzleyenler, paparaziler, televizyonlar, gazeteler, belki de tüm dünya tarafından “Mükemmel! Harika!” olarak bahsedilen insanlardan… İzleyenlerin, imrenenlerin gözündeki ve zihnindeki imajları harika olan bu insanların ortak bir özelliği kendi zihin ve gözlerindeki kendi imajlarının pek de öyle olmadığı…

Kendimizin kendimizde oluşturduğumuz imajımız “Self Image” ve insanların zihninde oluşturduğumuz imajımız “Image” aynı olmayabilir. Hatta çoğu zaman birbirinden çok farklı olabilir.

“Ne olduğunuz” başkalarının zihnindeki sizdir. Ne olduğunuz, başkalarının sizi nasıl gördüğüdür, nasıl algıladığıdır. “Kim olduğunuz” kendi gözünüzdeki sizidir. Ve aslolan “Kim olduğunuz”dur.  Gerçek mutluluk da mutsuzluk da, başarı da başarısızlık da, zenginlik de fakirlik de, sevme de sevilme de bu soruda gizlidir: “Kimsin Sen?”

Kimse dört dörtlük, mükemmel, her zaman doğru, her zaman haklı, her zaman güzel, her zaman yakışıklı, vazgeçilmez ve ölümsüz değildir. Kabul, özgürlüktür.

Sevgimle,

Rüzgar Mira OKAN