PARFÜMÜN SONBAHAR HALİ

parfume

Güzel mevsimdir sonbahar… Değişimdir. Doğa değişir ve dönüşür. Renkler muhteşemdir. Hava ise şaşırtıcı. Ne yapacağınızı ve ne giyeceğinizi bilemediğiniz ilk buluşmalar gibidir biraz da sonbahar.  Bu yüzden heyecan vericidir. Kışa merhabadır sonbahar. Sonbahar ve kışa hazırlıkta özeldir bu yüzden, özellikle parfümler için.

Parfüm tutkudur. Nasıl yapıldığından tutunda ismi, içeriği, hikayesi, karakteri ve sahibi ile bir dünya, bir romandır parfüm. Çok şey anlatır. Bu yüzden özenle seçilmesi gerekir. Sonbahar ve kış mevsiminin parfüm, parfümün de sonbahar kış hali vardır.

Geçtiğimiz hafta İstanbul’da oluşumu fırsat bilip, kendime sonbahar parfümümü seçtim. Evet, evet biliyorum seminer ve konuşmalarımda “Parfümünüzü değiştirmeyin. Onu bulun, sımsıkı sarılın ve bir daha da bırakmayın.” diyorum ama 2008 yılından bu yana kullandığım parfümüm “kitlesel ötesi” bir parfüm olduktan sonra değiştirme çanları benim için çoktan çaldı.

Cezbeden kokularıyla akıl çelmeye çalışan onlarca yeni çıkan karşısında dimdik dururken, klasiklerimin giderek daha da popüler, moda, hatta her yerde ve fethedilmiş olmasından dolayı biraz buruktu içim.

Parfüm ve o parfümü kullanan kişinin ortak bir hikayesi vardır. Benim hikayem ailesi baharat, sıcak ve oryantal, içeriği ylang ylang, vanilya, amber, orkide, sandal ağacı. Yıllar önce, ilk Christian Dior Hypnotic Poison ile tanıştım. Sonra Addict baştacım oldu ve Poison ile dördümüz 2008 yılına kadar geldik. Öyle ki, bu üçlüyü sabah kalkınca ya da akşam yatarken makyaj masamda görmek dahi beni mutlu etmeye yetiyordu ve öyle ki bu aşk yaz ya da kış dinlemiyordu.(Yıllar içerisinde Christian Dior Pure Poison, Chanel No 5 ve Este Lauder  Amber Ylang Ylang bana eşlik etmedi değil.)

2008 sonbaharında Siyah Orkide kalbimi çaldı, aklımı başımdan aldı. Muhteşem, asil simsiyah bir şişe ve altın detaylar, koku ise oryantal ve sıcacık baharattı. Fransız yasemini ve ylang ylang ile merhaba diyen parfüm, baharat ve orkide ile size sarmalayıp, vanilya, sandal ağacı, amber, çikolata, paçuli ve vetiver ile son vuruşu yapıyordu. O zaman “herkesin sevgilisi” olmayan bu  parfüm içeriği, hikayesi, renkleri ve kalıcılığı ile kalbimi fethetmişti.

Tom Ford Black Orchid içeriğinin gücü ve markanın popülerliği ile zaten geliyorum diyor ve Türk insanı için kitlesel olacağı sinyallerini veriyordu. Çünkü güçlüydü, çünkü asiydi, çünkü asildi, çünkü kışkırtıcıydı, çünkü yoğundu, çünkü hem maskülen hem de feminendi….

Kalıcı ve sizi yansıtan bir parfümü bulmak çok önemli ve özel. Bununla beraber şu an her yerde ve herkeste olması bir kokuyu yorar. Hatırlarsanız Chiristian Dior Hypnotic Poison, Chanel No 5, Calvin Klein Obsession, Dior Homme, Thierry Mugler Angel, Rochas Rocha Man, Dior Fahrenheit, Giorgio Armani Acqua Di Gio da aynı kaderi paylaşmıştı vakti zamanında ya da bir dönem çok popüler olan diğer kokularda. İşte burada yapmanız gereken şey beklemek. Biraz ayrı ayrı kalmak her ikinize de iyi gelecek bana güvenin ve birbirinizi özleyin.

Gelelim benim hikayenin devamına, bu sene yani

photo 22013- 2014 sonbah kış sezonuma. Givenchy Ange Ou Demon bu sonbaha kış benimle olacak parfümüm. Umarım uzuuuunca çok uzuuuunca bir süre kitlesel olmaz, beni kendinden mahrum bırakmaz.

Ange ou Demon Künyesi

Doğum Yılı : 2006

Karakteri    : Tatlı, sıcak, baharat, odunsu, oryantal ve aromatik

İçeriği        : Mandalin ve safran çiçeği ile karşılanıp, orkide, lilyum ve ylang ylang ile sarıp sarmalanıp, vanilya ve gül ağacı ile parfümün kalbine ulaşıyorsunuz.

Koku ile ilgili ilginç bir bilgi daha:

Marka parfümü bazı ülkelerde “Ange ou Etrange” olarak sundu. Bu da “think global, act local” felsefesine güzel bir örnek

Sevgimle,

Rüzgar Mira OKAN